AT THE BEGINNING: For any detail, you can get in contact directly with us for communication in English. Please do not hesitate to ask for help. (altugsenel@gmail.com).
* Domuzçukuru - Kartal Vadisi: 8 km. * Kartal Vadisi - Hızırşah: 4 km. * Hızırşah - Eski Datça: 3 km. (Karia Yolu sonu) EKSTRA (BİLGİ AMAÇLI)
* Eski Datça - Datça: 4 km. (asfalt ve şehir içi yollar üzerinden) (Karia Yolu'nun Datça başlangıcı/sonu Eski Datça'dır.) Su: Orta seviye zorlukta bir rota olduğundan fazla su taşımaya gerek yok. Yola çıkarken Domuzçukuru’nda yaşayan Musa’dan (+90-535-327 02 41) su temin edilebilir veya hava sıcak değilse 1 litre su bile Hızırşah’a kadar yeterli olabilir. Rota üzerinde her iki yanınızın dik kayalarla çepeçevre sarıldığı Kartal vadisinden geçerken sağda yerdeki küçük musluklu çeşmede bir su kaynağı bulunuyor. Bu çeşmeyi yürürken görmek mümkün olmayabilir. Bunun haricinde yol üzerinde su kaynağı bulunmuyor. Çok ihtiyaç duyulursa Hızırşah’a yaklaşırken yerel insanlardan su istenebilir veya Hızırşah’ta bakkalda su ihtiyacı karşılanabilir. Yemek ve İkmal: Rota çok uzun ve zor olmadığından Domuzçukuru’ndan yola çıkarken ufak bir atıştırmalık bile Hızırşah’taki bakkala hatta Eski Datça’ya kadar yeterli olacaktır. Eski Datça yönünden yürüyecekler için bakkal ve ihtiyaç alışverişlerinin Eski Datça veya Hızırşah’ta yapılması gerekiyor. Hızırşah sonrası Hayıtbükü’ne kadar yerleşim ve işletme bulunmuyor. Bu yönde yürüyecekler için Hızırşah son ve çok önemli bir ikmal noktası. Rota Hızırşah’ta bakkalın önünden geçiyor. Konaklama: Rota üzerinde pansiyon türü konaklama imkanı yok. Bu rotayı Eski Datça’dan başlayarak günübirlik olarak Domuzçukuru’nu görmek isteyenler Domuzçukuru’na patika inişin başladığı Aşlama mevkisinde transfer aracı organize edebilirler. Domuzçukuru’nda da pansiyon türü konaklama imkanı bulunmuyor. Çadır kurulabiliyor. Rotanın çoğunluğu çam ormanı içerisinden geçmesi sebebiyle çadır kamp sorunu yaşanmayacaktır ancak parkurun orta seviye olduğundan bu rota üzerinde kamp atmaya çok da ihtiyaç olmayacaktır. Datça ve Eski Datça merkezinde çadır kurmak sorun olabileceğinden bu durum yerleşim dışına çıkmayı veya kampa uygun kuytu bir yer araştırması yapmayı gerektirebilir. Datça'da özellikle yürüyüş sezonunda uygun fiyatlarla pansiyon konaklaması yapılabilir. Parkur Zorluğu: Karia Yolu’nun tüm Datça parkurları ile karşılaştırıldığında daha kolay olan, orta seviye zorlukta bir rota. Yolun büyük bir kısmı Babusluk ve Aşlama mevkilerindeki çam ormanı toprak yollardan yürünüyor. Patika kısımlarının büyük bölümü Domuzçukuru-Aşlama arasındaki 2 km.lik başlangıç çıkışı. Bu rota üzerinde en önemli uyarı olarak orman içi kesim çalışmaları sebebiyle yeni açılmış orman yollarında yanlış bir yöne sapılmaması. İşaretler taze olsa da zamanla silinme ihtimali olduğundan işaretlerin görülmediği yerde zaman kaybetmemek için son işarete geri dönmek, ora seviye bir rotayı zor hale getirmemek gerekiyor. Özetle, rota boyunca yol ayrımlarına dikkat etmek gerekiyor. Çam ormanı içerisinde bu tür yollar, yangın veya tarla sebepli açılmış ara yollar her zaman karışıklığa sebebiyet verebiliyor. Daha önce de belirttiğimiz üzere Karia Yolu üzerinde işaret yenileme çalışmaları devam ediyor olsa da GPS veya Wikiloc (cep telefonu) desteği her daim hazır olmalı. Doğada işinizi şansa bırakmayın. Eski Datça’dan Domuzçukuru’na doğru yürüyecekler için Aşlama mevkisinden orman yolundan Domuzçukuru’na bağlanan patikayı kaçırmamak önemli. Bu nokta sağda Batır Kızılbük koyunun görüldüğü seyir terasından birkaç dakika sonra sağda bulunuyor. Hayıtbükü’nde konaklayıp Domuzçukuru’nda konaklamadan aynı gün Eski Datça’ya ulaşmak isteyenler sabah çok erken saatte Hayıtbükü’nden yola çıkmalılar. Eski Datça’dan Hayıtbükü’ne yürüyecekler için de benzer yola çıkış saati geçerli. Karanlığa kalmamak için saat 09:00’dan sonra bu program yapılmamalı. Bunun için doğada iyi bir yürüyüş kondüsyonu gerekir. Tecrübe az ise denememenizi, rotayı iki güne sığdırmanızı tavsiye ederiz. Parkur Yükselti Grafiği: Daha büyük görsel için resmin üzerine tıklayınız.
* ESKİ DATÇA - DATÇA ROTASI (ASFALT ve ŞEHİR İÇİ YOLLAR) ESKİ DATÇA-DATÇA ARASI MİNİBÜSLE ULAŞIM İMKANI OLUP ROTA BİLGİSİ SADECE BİLGİ AMAÇLI VERİLMİŞTİR. ROTA: ESKİ DATÇA-DATÇA - Wikiloc
HAZIRLADIĞIMIZ BLOGDAN HER TÜRLÜ FOTOĞRAF VE PARKURU ÜCRETSİZ İNDİREBİLİRSİNİZ. YANLIZCA FOTOĞRAF VE PARKURLARI MÜMKÜNSE İZİN ALIP VE KAYNAK GÖSTEREREK VERİRSENİZ ÇOK MEMNUN OLURUZ. BU İSTEĞİMİZ TAMAMEN EMEĞİMİZE SAYGI, PAYLAŞIMIMIZ HERKESİN BUYÜRÜYÜŞÜ YAPABİLMESİ AMAÇLIDIR. HER TÜRLÜ SORUNUZU DA YANITLAMAKTAN ÇOK MEMNUN OLURUZ. TEŞEKKÜRLER. (altugsenel@gmail.com)
YOU'RE ALL WELCOME TO DOWNLOAD GPS ROUTES AND PICTURES FOR FREE. WE REALLY APPRECIATE IF YOU CAN GET A KIND PERMISSION AND PROVIDE THE SOURCE OF THE GPS ROUTE AND PICTURES BEFORE UPLOADING THEM TO YOUR SITE OR USING THEM ANYWHERE ELSE. THANKS IN ADVANCE. (altugsenel@gmail.com)
Son güne başlıyoruz. 10 günlük yürüyüşümüzün son günü. Herşey planladığımız gibi oldu. Varmamız gereken yerlere geç de kalmadık, erken de varmadık. Hatta ilk birkaç gün öylesine hızlı yürümüşüz ki planımızın yarım gün önüne geçtik. Fakat çıkış saatlerimizi biraz uzatınca bunu dengeledik. Acelemiz yok. Bugün de zor olmayan orta seviye bir rota boyunca Hızırşah’a oradan da Eski Datça’ya ulaşacağız. Son gün olduğundan patikalardan yerleşik hayata dönecek olmamızın burukluğu var. Dün böyle değildi ama günü gelince daha çok hissediyoruz bunu. Geçmiş günlerin yorgunluğundan olsa gerek saat 8’de uyanıyoruz. Çadırımızı gölge ve serin yere kurduğumuzdan olsa gerek güneşin doğup koyu aydınlatmaya başladığının farkına bile varamamışız. Yürüyüş mesafemiz kısa, Datça’ya ulaşmak için acelemiz yok. Kahvaltımızı Domuzçukuru’nda yaparak yola çıkacağız. İkimiz de “off”, “poff” ederek çadırdan çıkıyoruz. Yol neden biter ki? Yolun sonunda Datça gibi bir yere ulaşacak olmamız bile mutlu etmiyor bizi. Neyse ki çabuk atlatırız bu kısa bunalımları.
Çadırdan çıkıyoruz ve son güne merhaba diyoruz.
Musa'nın mutfağı. Suyu da buradan alıyoruz.
Kahvaltı diyoruz ama kumanyalarımız kan ağlıyor. Kahvaltı harici yiyecek hiçbirşey kalmadı yanımızda. Aslında bu birçok yerde yazdığımız planlı olmamızın bir neticesi. Herşey tam istediğimiz gibi oldu. Tshirtten, çoraba, yemekten, son çöp torbasına kadar herşey tam yetti. Herşeyi yanımıza almak işin kolay tarafı ama yürüyüş sonunda çantalardan kullanılmayan eşyalar ve yemekler çıkınca kendi kendimize “bu kadar yol yürüdük, bakkal marketten geçtik, gün gün hesap yaptık, bu kadar fazla eşya neden?” diye soruyoruz. Bunca yürüyüş bize çanta içeriği konusunda planlı olmayı öğretti haliyle.
Her ikimizin kahvaltısında da birkaç zeytin, yarım tüp şokella, birkaç dilim etimek var. Her ihtimale karşı bir dilim etimek yol için sakladık. Ama ihtiyacımız olmadı tabii. Datça’da kuşlara yem oldu. Zeytini son yürüyüşlerde kapalı bir kapta taşır olduk. Tuzlu tuzlu güzel geliyor. Etimeki de bir süre sonra plastik gibi gelen lavaşın yerine tercih etmeye başladık. Yürüyüş sadece düşünmeyi öğretmekle kalmadı, doğada beslenme tercihlerimizin de değişmesine vesile oldu.
Denize karşı kahvaltı zamanı. The last breakfast.
Çantamızda yenecek bunlar kaldı sadece.
Dikkat edileceği üzere kamp ocağı taşımıyoruz. Öğünleriniz genellikle soğuk konserve ve kahvaltı türü beslenme oluyor. Bunun bir sebebi ağırlık diğeri de gereğinden fazla angarya. Kap, ocak, bulaşık derken iş keyiften çıkıyor. Buralara 1-2 günlük keyif yapmak için gelmiş olsak ocak yanımıza alabiliriz ama uzun mesafe yürüyüşlerinde tercih etmiyoruz. Tüm günümüzü yürüyüşe, çadır kurduğumuz zaman da dinlenmeye ayırıyoruz. Ocak taşıyan taşıyor ama. Hani “biz böyle yaptık doğrusu budur” diyemeyiz. Doğada tek doğru var, temiz tutup misafiri olduğumuz yerlere saygılı olmak.
Kahvaltı sonrası elimiz çadırı toplamaya yanaşmasa da zar zor toparlıyoruz. Çantalarımız kuş gibi hafifledi. Musa’dan duyduğumuza göre yol üzerinde çeşme varmış, akmasa bile Hızırşah yolu zor değil ve yakınmış. Yanımıza gereğinden fazla su almayacağız.
Çantaları yükleniyoruz ve yeni uyanan herkesle vedalaşarak saat 10:00’da yola çıkıyoruz.
Hem birlikte yürümeye alıştık hem de çantalar son yürüyüş günü olması sebebiyle hafiflediğinden sanki sırtımızda yok gibiler.
Sahili arkamıza alıp işletmenin bahçesindeki Karia Yolu tabelasından içerilere doğru ilerlemeye başlıyoruz.
Yola çıkıyoruz.
Sahili arkamıza alıp Musa'nın bahçesinin yanından içerilere doğru ilerlemeye başlıyoruz.
İç kesimlere doğru belirgin tek patikadan yürüyoruz. İlerideki bahçenin direğinde işaret görülebiliyor.
Tesisin kullanılmayan kulübe şeklinde yapıları harap halde. Burada “Lost” dizisi gibi bir ortam var. İçerilere doğru girdikçe Musa’nın bahsettiği zeytin ağaçlarını görüyoruz. Kendisi hiç ilaç kullanmadan buradan topladığı zeytinleri kurup satıyormuş. İlaç kullanmadığı için verim düşük oluyormuş ama katkı maddesi olmaması güzel tabii.
İçeriye doğru girdiğimiz düzlükte belirgin bir patika yok. Zaman zaman GPS’i de kontrol ediyoruz. Bunda bahar sebebiyle otların uzamasının da etkisi var. Tıpkı tesis gibi atıl halde olan basket ve tenis sahası olan beton düzlüğe ulaşıyoruz. Tenis filesinin bağlandığı demir ve potanın üzerinde kırmızı-beyaz işareti görüyoruz ve betonun üzerine geldiğimizde potanın arkasından çam ormanına girişi görüyoruz. Burada işaretleri görüyor olsak da GPS’e bakarak bunu doğruluyoruz.
Bahçeyi geçtikten sonra tenis ve basket sahasına ulaşıyoruz. İşaretler direkler üzerinde gözüküyor. Potanın arkasından patikalara giriyoruz.
Çam ormanı içerisine girerek belirgin orman içi patikalardan yürümeye başlıyoruz. Deniz seviyesinden 200 metre yüksekliğe doğru sert olmayan bir çıkış olacak. Kısa bağlantılar haricinde bu kısım tüm rotanın neredeyse tek patika bölümü.
Bu rotada işaretler daha yeni elden geçmiş ve rahatlıkla hangi yöne gidebileceğimizi anlayabiliyoruz.
Yaklaşık 10 dakika sonra sırt boyunca yaptığımız çıkışın 100 metre yükseklik seviyesinde aşağıda Domuzçukuru’nu neredeyse kuşbakışı son kez gören bir alına ulaşıyoruz. Bu kısımda çam ormanı yerini bodur makiliklere bırakıyor olsa da daha yukarıda çam ağaçları arasına tekrar gireceğiz.
Tekrar patikalara girdik. Nerede kalmıştık?
Çam ormanı içerisinden ilerliyoruz.
Yol üzerinde peşisıra işaretleri de görüyoruz.
Çıkışımız başlıyor.
Yükseldikçe çam ormanı aşağıda kalmaya başlıyor.
Sahil manzarasını seyrederek yürüyüş devam ediyor.
Domuzçukuru (Domuzbükü) Koyu
İşareler hem ağaçlar hem de yerde taşların üzerinde. Zamanla bu tür taşların kayma ihtimali de var tabii.
Bir gün önce aşağıdaki burunun (Parmak Burnu) ucundan Domuzçukuru'na inmiştik.
Domuzçukuru (Domuzbükü). Bu noktada sahili son kez görüyoruz ve tepenin arka sırtına doğru geçiyoruz.
Açık alandan başlayarak iç kesimlere doğru giriyoruz. Tırmanışın hafif olması sebebiyle ne kadar yükseldiğimizi anlamıyoruz bile.
Mola vermeden ilerleyerek Domuzçukuru’nu gördükten 15 dakika sonra çıktığımız tepenin batı yamacında bir gün önce yürüdüğümüz koyları aşağıda görüyoruz. En belirgini tam aşağıda görünen Batır Kızılbük Koyu. Adım adım aştığımız burunlar, tepeler bu noktadan o kadar belirgin ki burada kısa bir konum tespit molası veriyoruz. İnsan istediğinde her yere motorlu taşıt olmadan da ulaşabiliyormuş meğer...
Bu noktadan Batır Kızılbük’e de iniş var ama işaretli değil. Kaybolmamak veya çeşitli riskleri almamak için Domuzçukuru üzerinden işaretleri takip ederek Batır Kızılbük’e ulaşmakta fayda var.
Bodur çam ağaçları arasından sırtın arkasına geçiyoruz.
İşaret ve patikalar belirgin.
Çıkış birmiş gibi görünse de henüz bitmedi tabii.
Çam ağaçları arasıdan yürüyoruz.
Bodur makilikler arasından çıkışa kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Ağaç olmayınca işaretler mecburen yerdeki taşlarda oluyor
Kısa çıkışın ardından sırtın arkasına geçtik.
Bu kez aşağıda Batır Kızılbük ve diğer küçük koyları görmeye başlıyoruz. Bir gün önce yürüdüğümüz patikalar bile görünüyor.
Bu kısımlar tam bahar havası
Bu noktadan Batır Kızılbük, Kargılıbük, Hayıtbükü hatta Palamutbükü burnu bile görünüyor. Bir gün önce geçtiğimiz yerleri boydan boya görünce manzara bize daha bir etkileyici geliyor.
Manzarayı seyrettikten yola devam ediyor, 5 dakika sonra çıkışımızın 200 metre seviyelerinde tamamlandığı toprak orman yoluna ulaşıyoruz. Burası Hızırşah’a bağlı “Aşlama” adı verilen mevkii. Aşlama adı aslında Ağaçlama’dan geliyor. Ancak halk arasında adı Aşlama olarak sadeleşmeye uğramış. Burası Datça’nın önemli orman araştırma bölgelerinden biri.
Yaklaşık 2 km süren patika çıkışının ardından kısa giriş çıkışları saymazsak tüm rotanın Hızırşah hatta Eski Datça’ya kadar olan patika bölümünü tamamlamış oluyoruz. Bu çıkışın ardından yolun neredeyse %90’ı orman yollarından yürünüyor.
Günlerdir patikalardan yürüdüğümüz için burada bir patika girişi var mıdır diyerek sağa sola bakınıyoruz. En son GPS’e bakıp toprak yoldan yürümemiz gerektiğini anlıyoruz.
Manzarayı seyrettik ve kaldığımız yerden yürümeye devam.
Karşıdan gelenler araçlarını 1 dakika sonra ulaşacağımız toprak yola bırakıp yürüyerek Domuzçukuru'na iniyorlar. Araç yolu iyi olmasa da burasını görmek için böyle bir imkan da var.
Toprak yola ulaşıyoruz. Yola çıkıp sola doğru yürüyeceğiz. Bu kısımlar parkurun Aşlama (ağaçlama) mevkisi.
Toprak yola çıkıp sola iç kısımlara (kuzey) doğru yürümeye başlıyoruz. Bu kısımda gördüğümüz araçlar çıkış sırasında günübirlik olarak buraya gezmeye gelenlerin araçları. Aşlama mevkisine kadar araçla gelinebiliyor ve kısa bir yürüyüşün ardından Domuzçukuru’na ulaşılabiliyor. Orman yolu araçlar için çok da konforlu değil tabii.
Bu kısımdan sonra mevkiler ve bölge hakkında bilgiler vermeye devam edeceğiz fakat birkaç noktada önemli yol ayrımları bulunuyor. Bu noktalarda işaretleri kaçırmamak ve GPS desteği almak önemli aksi takdirde beklediğinizden uzun ve yorucu bir yürüyüş olabilir.
Bölgede yapılan orman kesim çalışmaları sebebiyle bu yol ayrımları birbirine benziyor ve genişletilen yollar hangisinden gidilmesi gerektiği konusunda kafa karışıklığı yaratabiliyor. Takipte kalın...
Yaklaşık 2 km. sağa sola sapmadan çam ormanı içerisinden yürüyoruz. Sağda solda zaman zaman küçük ara girişler olsa da ağaç üzerindeki işaretler ve GPS yardımı ile anayoldan yürümemiz gerektiğinin farkındayız. Bu tür sonradan açılmış orman yolları patikalardan daha kafa karıştırıcı oluyor.
Toprak yolda solda bir seyir terası karşımıza çıkıyor. Buradan da Batır Kızılbük ve dün yürüdüğümüz dağı taşı her yeri görebiliyoruz. Çok etkileyici.
Yola çıkıp sola iç kesimlere doğru yürüyoruz
Ağaçlar üzerinde işaretleri görebiliyoruz. Orman yolu çalışmaları muhtemelen buralarda ilk işaretleri götürmüş olmalı. Solda bir seyir terasına ulaşıyoruz.
Seyir terası. Aşağıda Batır Kızılbük. İleride kargılıbük Burunu, daha ileride Hayıtbükü ve Palamutbükü görülüyor. Ne manzara ama!! Tam kamp noktası...
Nerede kalmıştık? Yürüyoruz.
Eski Datça karşıda görünen dağın ardında. Biz ne tepeler aştık bunu da bitiririz elbet.
Orman yolu. Rotanın geneli böyle. Seveni var sevmeyeni. Biz patikacıyız.
Aşlama mevkisinde yürüyüşümüz devam ediyor. Seyir terasını geçtikten sonra çam ormanı içerisinde yürüyoruz. Karşımıza çıkan 1-2 yol ayrımını geçtikten sonra dörtyol gibi bir açık alana ulaşıyoruz. Bu kısım önemli!!!
Bu yol ayrımında sağda çam ağacının üzerinde sola yönelmemizi gösteren ters “r” işaretini görüyoruz ve sola doğru sapıyoruz ve yola devam ediyoruz. Burada yolu karıştırmamak önemli. Dikkat!!!
Sola saptıktan sonra bir yol ayrımı daha karşımıza çıkıyor ve burada da soldaki yolu takip ediyoruz. Zaten ilerideki ağaçta da işareti görebiliyoruz.
Anlaşılacağı üzere dört yol gibi ayrıma ulaştığımızda üst üste iki kez sola saparak yolumuza devam ettik. Bu kısımlarda zaman kaybetmemek önemli zira orta seviye bu rota yeni açılmış orman yolları sebebiyle ciddi zaman kaybına yol açabilir.
Orman yolunda yürüyüş. Çantalarımız sırtımızda, ayakkabılarımız yürümekten patlamak üzere. Daha ne olsun. Güzellikler arasında yürüyoruz.
İleride yol ayrımlarını görmeye başlıyoruz.
Rotanın ilk ayrımı daha ileride dörtyolda. Burada yoldan ayrılmıyoruz. Düz devam.
Rotanın ilk ayrımı. Dörtyol noktası. Önemli nokta!!!! Ağaçtaki işaret diyor ki sola dön. Artık düz gitme. Yeter!!!
Sola döndük hemen ikinci ayrım karşımıza çıkıyor.
Dörtyolun hemen ilerisinde ikinci yol ayrımı. Dikkat!!! Burada da soldan devam ediyoruz.
Doğru yoldayız. İşaretleri ağaçlar üzerinde görebiliyoruz.
Yoldan yürümeye devam.
Buradaki buram buram çam reçinesi kokusunu tariflemek imkansız. Fotoğrafın eksik tarafı. Bu da okuyacakların hayal gücüne kalıyor. Ne demek istediğimizi bu kokuyu bilen anlayacaktır.
Yaklaşık 3 dakika sonra çam ormanı içerisinde bir yol ayrımı daha karşımıza çıkıyor ve toprak yoldan çıkarak sağdaki ara yolu gösteren işareti takip etsek de bu yol 300 metre sonra yeniden orman yoluna bağlanıyor. Bu kadar kısa olduğundan neden yoldan çıktık anlamadık ama muhtemelen toprak yol sonradan açılmış olabilir. Kimbilir?
Toprak yola bağlanır bağlanmaz önemli bir ayrıma daha ulaşıyoruz. Burada bir yol sola doğru dönerken diğer yol sağa yukarı doğru bir sırttan devam ediyor. Nereden devam edeceğiz kafamız karışıyor. GPS’e baktığımızda bize sağdan devam etmemizi söylese de bu yolun yanlış olduğunu yola girdikten sonra anlayacağız. Aslında yanlış değil ama bu kısımda Karia Yolu bizi patikalara yönlendiriyor.
Ayrıma geri dönüyoruz. Biraz dikkatli baktığımızda tam ayrımın olduğu noktanın ortasından patikaya girmemiz gerektiğini görüyoruz. Ağacın üzerinde işaret var ama biz toprak yoldan yürünmesi gerektiğini düşünmüştük. Kabul ediyoruz bizim hatamız.
Sağdan toprak yoldan gitsek ne olurdu? Uzun ve ağaçsız bir yoldan yine bu patika ile kesişirdik fakat ne gerek vardı? Patikalarda yürümek her zaman öncelikli tercihimiz. Yollarda uzun süre yürümek morallerimizi bozuyor. Hele asfaltta birbirimize söylendiğimiz bile oluyor. Üstelik hiçbirimizin suçu bile yokken.
Ayrımın tam ortasından patikaya giriyoruz ve çam ağaçları ile başlayan güzel bir vadiden aşağı doğru iniyoruz.
Burada da bir yol ayrımı var. İşaretler bizi sağdan götürüyor ana 300 metre sonra soldaki ana yol ile birleşiyoruz. Burası ayrım sayılmaz.
Sağdan içeri girdik.
İleride yola tekrar bağlandığımızı farkediyoruz. Neden sağa girdik anlamadık ama değişiklik güzeldir.
Anayola yeniden bağlanıyoruz
Burası da bir yol ayrımı. Önemli bir nokta!!!! Dikkat!!! Sizce nereden gitmeli? Sağ mı sol mu?
Biz sağ tarafı denedik. YANLIŞ!!!!!! Geri dönün.
Neyseki GPS var. Geri döndük. Rotanın 500 metrelik patika kısımına bu ayrımın TAM ORTASINDAN giriyoruz. Dikkatli baksak patika girişi olduğunu görecekmişiz. Biz çam ağacı üzerindeki işaretten dolayı sağdaki yoldan gidilecek sandık.
Patika girişi. İleride işaret görülüyor. Bizim hatamız oldu. Dikkatsizlik.
Patika bizi aşağıya doğru indiriyor.
İşaretler sık, patika belirgin.
İndikçe aşağıda zeytinlikler ve küçük bir dere yatağı geçiyoruz. Dere yatağında su var ama akmıyor dolayısıyla bu kaynağın mevsimsel olduğunu söylemek gerekir.
Dere yatağı sonrası kısa bir sırt yürüyüşünün ardından yukarıda ayrıldığımız toprak yola yeniden bağlanıyoruz. Yolun sağında direği olmayan bir Karia Yolu tabelası karşımıza çıkıyor. Yukarıdaki ayrımdan aşağıda tekrar yola bağlanmak için patikadan 500 metre yürüdük. Bu kısımda da patika ve işaretler oldukça yeterliydi. Muğla Ticaret Odası’ndan her sene alınan düzenli destek ve bireysel yardımlar ile yolun işaretlemelerinin yenilenmesi çalışmaları sürekli devam ediyor. Burada yolu bize kazandıranlara tekrar teşekkür etmek gerekiyor.
Toprak yola çıktığımız yerde bulunan “Domuzçukuru 5 km.” tabelası bugün bir ağaç köküne dayalı halde dursa da yakın gelecekte bu tabelanın burada olacağını garanti edebilmek mümkün değil. Bu tabela muhtemelen orman yollarının genişletilmesi sırasında düşmüş olsa gerek. Sadece Domuzçukuru olan kurtulabilmiş gibi gözüküyor.
Toprak yola tekrar çıktığımızda sola saparak Bubaslık mevkisi üzerinden Kartal Vadisi’ne doğru yürümeye devam ediyoruz.
Domuzçukurundan yola çıktığımızda uzakta görünen dağa doğru yaklaşmaya başladık. hedefe adım adım...
Patikaya girince keyfimiz yerine geliyor. Tekdüzelikten kurtuluyoruz.
Birkaç saat sonra şuralarda geçirdiğimiz her dakikayı çok özlüyor olacağız.
Kafalara dikkat!!!
İnişimizi tamamladık. Bir dere tabanına iniyoruz ama burası mevsimsel bir kaynak. Farklı zamanlarda kuru olacaktır.
Kısa bir çıkış yapıyoruz.
Bu güzel patika bizi yeniden yola bağlayacak ona üzülüyoruz.
Arı kovanları boş ama bu bölgede arıcılık yaygın.
Bu coğrafyanın olmazsa olmazı. Arı kovanları ve çam ağaçları. Ne maceralarımız var ama arılarla. Ayakkabı diline sıkışanlar dışında bugüne kadar hiç sokan olmadı.
Patikadan yeniden orman yoluna bağlanıyoruz. Sola dönerek kaldığımız yerden yürümeye devam edeceğiz. Tabela Mehmet'in hemen sağında.
Yol genişletme çalışmalrı sırasında kırılmış ve şimdi eğreti duran yol tabelası. Bizden sonra yürüyecekler bu tabelayı göremeyebilirler.
Sol saptık ve yürüyoruz. Tabela ileride görünüyor. dediğimiz gibi kaybolursa sağdaki ağaç üzerinde de işaret var. Bu arada yukarıdaki yanlış yola girdiğimiz yol ayrımında sağdan yolu takip etseydik tam bu noktaya inmiş olcaktık. Bilginiz olsun.
Yeniden orman yollarındayız.
Hızırşah'a kadar orman ve köy içi yollardan yürüyeceğiz.
Burada da arılar var ama bunlar dolu. Kovanlar belirli dönemlerde gezdirildikleri için bizden sonra yürüyecekler burada kovan göremeyebilirler. Biz sadece bölgede arıcılık olduğunu belirtelim alerjisi olan arkadaşlara tedbir olması bakımından.
Sola saptıktan sonra ana toprak yoldan ayrılmadan yaklaşık 3 km. boyunca yolu takip ediyoruz. Ana toprak yol dedik çünkü zaman zaman ara yollar karşımıza çıksa da biz sık kullanılan yoldan yürümeye devam ediyoruz. 3 km. sonra karşımıza bir yol ayrımı çıkacak.
Yazarak tariflenecek özel bir görsel olmayan, çam ormanı içerisinden geniş bir toprak yoldan yürünen bu kısımda yürüyeceklere fotoğraflar ile yardımcı olmaya çalışalım.
Karşımızda heybetli görünümü ile kayalık tepe silsilesi yükselirken Bubaslık mevkisinde yukarıda bahsettiğimiz “T” yol ayrımına ulaşıyoruz. Bu yol ayrımında da bir Karia Yolu tabelası bulunuyor. Sağa dönüyoruz. Yürüyüşümüzün 8. km.sindeyiz. Neredeyse yolun yarısı ve saat tam 12:00. 2 saatte buraya ulaştığımıza göre Datça’ya tahminimizden erken varacağız gibi gözüküyor.
Yarıkdağ’ı solumuza alarak toprak yolda sağa saparak Kartal Vadisi’ne doğru ilerlemeye başladık.
Yolumuz alabildiğine toprak.
Yol ayrımları var ama ara yollara girmeden kartal Vadisi'ne doğru ilerliyoruz.
Tepeye yaklaşıyoruz. Kartal Vadisinde bu tepenin eteklerinde yürüyor olacağız. Sonra Hızırşah.
Ağaç kesimi yapan ormancıların konakladığı düzlük.
Çoluk çocuk birileri var çadırlarda
İşaretler yol üzerinde görülebiliyor. Yol genişletme çalışmaları sonrası bu işaretlerin yenilendiği çok iyi olmuş.
Karşıda tepeye doğru yaklaşıyoruz.
Her yanımız orman. Bu yürüyüşte makiliklere, zeytin ve çama doyamadık.
"T" yol ayrımına ulaşıyoruz. Karşınıza tepenin çıktığı bu nokta Babusluk mevkisi. Sağdan yola devam.
"T" yol ayrımında tabela da var.
Sağa sapyoruz. Sırada Kartal Vadisi var.
Sağa saptık. Kartal Vadisinin duvar gibi duvarları ileride görülüyor.
Yaklaşık 500 metre yürüdükten sonra (10 dakika kadar) toprak yolun sağlı sollu iki dik kayalık tepenin arasından geçtiği Kısık mevkisine geliyoruz. Burası Kartal Vadisi. Adından da anlaşılacağı gibi bu coğrafyaya özel bir kartal türünün barındığı bir vadi.
Tavşancıl kartalı olarak bilinen bir türünün yaşadığı bu vadiden geçerken görebilme umudu ile kafamızı kaldırıp çevreyi inceliyoruz ama kendisini göremiyoruz.
Kartal Vadisinin içinden geçerken yol kenarında musluklu bir çeşme dikkatimizi çekiyor. Musluğu kontrol ediyoruz ve gürül gürül akıyor. Rota su bakımından çile çekilecek türden zor olmasa da farkedilmesinin kolay olmadığı bu çeşme yürüyeceklerin akıllarında olsun. Sağlı sollu iki dik tepenin arasından geçerken sağda yerde görülebiliyor. Musa'nın dediği su kaynağı burası olmalı.
Kartal Vadisinden çıktıktan sonra da toprak yoldan yürüyüşümüz devam ediyor. İşaretler belirgin olsa da birkaç yerde yol ayrımları bulunuyor.
Kartal Vadisi'ne ulaştık
Vadi diyoruz ama orman yolu içerisinden geçiyor. Patika yok.
Sağlı sollu dimdik duvarları ile Kartal Vadisindeyiz.
Kartal Vadisi
Çeşme Noktası!!! Fotoğrafta çeşmeyi gören var mı? Yerde büyük yapraklı bitkinin yanında musluklu dik beyaz boru görülüyor.
Vadiden geçerken gözlerimiz Tavşancıl Kartalı'nı arıyor ama yok.
En iyisi yola devam edelim, kartalı ararken kafamıza taşı yemeyelim.
Vadiden çıkarak Pirenlik (Güvercin Vadisi) mevkisine doğru yürümeye başlıyoruz. Pirenlik ile birlikte yerleşimler başlayacak.
Vadiden çıkar çıkmaz bir yol ayrımı karşımıza çıkıyor. Bu ilk yol ayrımında sağdan yürüyoruz. Sağdaki ağacın üzerinde de işaret var zaten. Biraz daha ileride karşımıza bir yol ayrımı daha çıkıyor. Burada işaretler bizi yoldan ayırıyor ve sağa ara yola yönlendiriyor olsa da 100 metre sonra yeniden toprak yola bağlıyor. Burada da orman yolu işaretlemeden sonra açılmış olabilir diyerek yoldan yürümeye devam ediyoruz ve bu noktanın dikkate alınabilecek bir ayrım olmadığını belirtmek istiyoruz. Burası tam Kartal Vadisi çıkışında 5 dakikalık bir yürüyüş mesafesinde.
Kartal Vadisinden çıktıktan yaklaşık 10 dakika sonra karşımıza Hızırşah’a ulaştığımızı müjdeleyen çiftlik evi türü yerleşimler çıkmaya başlıyor. İlk yerleşim ve çiftlik evlerinin başladığı bu bölgenin adı Pirenlik veya Güvercin Vadisi olarak da biliniyor.
İlk yerleşimin yanından toprak yolda yürürken karşımıza bir yol ayrımı çıkıyor. Burada sağdan yukarı doğru gitmek gerekiyor. İlerideki taş üzerinde de işaret görülebiliyor zaten. Dalgınlık yapıp soldan bile yürünse Hızırşah’a ulaşılır ama biraz daha geniş ve işlek bir yoldan.
Yol ayrımı. Önemli!!!! Sağdaki ağaçta işaret var. Sağdan yürümeye devam.
Burası da ikinci yol ayrımı. Ayrım gibi gözükse de 100 metre sonra soldaki yola tekrar bağlanacak.
Rotanın ilk yerleşimi. Çiftlikte yabancı birilieri yaşıyor.
Çiftliğin yanından geçerken bir yol ayrımı daha karşımıza çıkıyor. Sağdan yürüyoruz. İşaret ileride sağdaki taşın üzerinde. Soldan gidilirse daha işlek olan yollara inilir ve yol gereksiz yere uzar.
Sağdaki yola girdik ve hafif bir çıkış yapıyoruz
Ayrımda sağdan yürümeye devam ediyoruz ve sağa sola sapmadan en işlek gibi görünen, bir başka deyişle tekerlek izlerinin en belirgin olduğu rotadan ilerliyoruz. İşaretler belirgin, yol ayrımı yok. Arkamızda Yarıkdağ anıt gibi yükseliyor. Bize Milas’ta İkiztaşları anımsattı. Ne güzel yükseliyorlardı göğe doğru. Çok uzun bir süre hayranlıkla seyretmiştik heybetli duruşlarını.
Özetle hiç bir yere sapmadık ve dümdüz yürüdük. Yerleşime yaklaştığımızı rahatlıkla anlayabiliyorduk. Yol üzerinde işaretlerin de taze olduğunu, bahçe çitleri ve taşlar üzerinde görülebildiğini belirtelim.
Kartal Vadisinden çıktıktan tam 4 km. sonra Hızırşah’a saat 13:00’te ulaşıyoruz. Ulaştığımız noktada bizi Karia Yolu tabelası ve direk üzerinde kırmızı-beyaz “r” yol işareti karşılıyor. Sağa dönerek köy merkezine doğru yürüyeceğiz.
Hızırşah'a adım adım
Geldiğimiz yol. Soldaki tepenin adı Yarıkdağ
Bu kısımlarda çam ormanı yerini zeytinlik ve özel arazilere bırakıyor.
Yerleşimlere yaklaştığımızın farkındayız. Düzenli bahçeler, duvarlar peşisıra geliyor.
Sadece çerçeveden oluşan kulübe. Perdeleri de var. Bu tür derme çatma yapıları zeytinliklerde çok gördük.
Daha ortalarda köy yerleşim yok. Yürüyoruz ama nereye kadar?
Yerleşimin henüz görüntüsü olmasa da sesler çok uzakta değil
Arkamızda kalan Yarıkdağ ve Kartal Vadisi'ne son kez bakıyoruz.
Az önceki yol ayrımından sola devam etmiş olsaydık aşağıdaki toprak yoldan yürüyor olacaktık
Hızırşah girişinde zeytin ve badem bahçelerini peşisıra geçiyoruz.
Modern yerleşimler başlıyor
Sağa sola sapmadan dümdüz yürüyoruz köye kadar. Karia Yolu tabelasını görene dek.
Arı kovanları ve incir bahçeleri
Bu yol üzerinde yok yok. Badem Ağaçları.
Dörtyola ulaştık. Ne demiştik? Karia Yolu tabelasına kadar dümdüz yola devam ediyoruz.
İşaret ileride sağda beton bahçe direği üzerinde görülüyor
Dümdüz yürümeye devam ettik.
Hızırşah karşımızda. Karia Yolu Datça rotalarının tamamlanmasına 4 km kala son yerleşim. Yürüyüşe Datça'dan başlayanlar için çok önemli son ikmal yerleşimi.
Hiç bir yere sapmadan bahçelerin arasından dümdüz yürüdük Hızırşah'ta Karia Yolu tabelasına ulaştık.
Yol hatırası
Tabelaya ulaştık. Sağa yukarı köy merkezine doğru dönüyoruz.
Köy merkezine (bakkal, kahve) kısa bir yürüyüş ile ulaşacağız.
Yol tabelasından sağa yukarıya dönüyoruz ve karşımıza köy kahvesi çıkıyor. Burası aynı zamanda muhtarlık. Köy yerlerinde sık görülen bir uygulama “hepsi bir arada”. Üst kat muhtarlık alt kat kahve. Olur da bu çevrede işaretleri kaçırırsanız tekrar yola bağlanmak için yolda karşılaştığınız yerel insanlara Hızırşah’taki köy kahvesini veya muhtarlığı sorabilirsiniz.
Köy kahvesinin önünden insanların meraklı bakışları arasında geçiyoruz ve solda köşedeki elektrik direği üzerinde gördüğümüz ters “r” yol işaretlerine uyarak sola sapıyoruz.
Köy merkezine doğru çıkıyoruz.
Hızırşah sokaklarında ilerliyoruz
Köy kahvesi karşıda. Solda elektrik direği üzerinde işareti görüp sola sapıyoruz. Bakkal sola döndükten sonra 20 metre kadar ileride görülüyor. Bakkal ve kahve birbirine çok yakın. Datça yönünden Domuzçukuru'na yürüyecekler için önemli bir ikmal noktası.
Hızırşah Eski Datça’nın biraz yukarısında eski adı ile Batır olan küçük bir köy. Burada bakkal da bulunuyor. Bizim gibi Domuzçukuru yönünden gelenler için ikmal noktası olmasa da Eski Datça’dan çıkanlar için Hayıtbükü’ne kadar yapılacak yürüyüş için son ikmal noktası. Bu yüzden Eski Datça’dan yola çıkanlar için çok önemli bir yerleşim. Eksikler varsa bakkalda mutlaka burada tamamlanmalı aksi takdirde Hayıtbükü’ne yerleşimin bulunmadığı 2 günlük yürüyüş süresi var.
Hızırşah 10 günlük yürüyüşümüzün son yerleşim noktası. Garip duygular içerisindeyiz. Kazasız olarak bitirdiğimiz yürüyüşümüzü (sesli olarak birbirimize söylemesek de) keşke bitmeseydi der gibiyiz.
Kahvenin önünden sola döner dönmez köyün bakkalı karşımıza çıkıyor. Yolu neredeyse bitirdiğimizi kutlamak için bir sade soda ve dondurma için duruyoruz. Bugünkü yürüyüşümüzün ilk ve son molasını yürüyüşün bitmesine 3 km. kala, günün 12. km.sinde Hızırşah’ta veriyoruz.
Bakkalın önünde verdiğimiz 10 dakikalık molanın ardından kuş gibi çantalarımızla Datça parkurlarının son 3 km.lik kısmı için yola koyuluyoruz. Bu kısım biraz karışık gibi gelebilir zira Eski Datça’ya bağlanmak için Hızırşah’ın ardındaki küçük tepeyi aşmamız gerekiyor.
Bakkalın önünden yola kaldığımız yerden yürümeye devam ediyoruz ve bakkalı geçer geçmez hemen yanındaki sağdaki ara sokağa sapıyoruz. Yerleşimler içerisinde işaretler sürekli sorun olmuştur ancak burada direkler ve duvarlar üzerinde taze işaretleri görebiliyoruz.
Bakkalın hemen yanından sağa yukarı dönüyoruz. Düz gitmiyoruz. İşaret düz gidecekmiş gibi kafa karıştırmasın.
Dümdüz yukarı doğru çıkıyoruz. Yaklaşık 50 metre sonra köy içi yolların yapılması sebebiyle neredeyse gömülmüş eski bir evin yanından geçiyoruz. Köy içi parke yol sola doğru kıvrıldıktan sonra yukarıda beyaz büyük bir ev görüyoruz. Karşımızda duran bu eve giden yol parke yoldan ayrılıyor ve toprak oluyor. Bu ayrımda da direk üzerinde işareti görüyoruz ve köy içi yollardan ayrılıp eve giden araç yolundan yukarı doğru tırmanmaya başlıyoruz. Bizim yürüdüğümüz dönemde eve çıkan yol topraktı fakat 1-2 sene sonra parke olur. Bu yüzden tariflemeyi köy içi yol sola kıvrıldığında karşıda tepede göreceğiniz eve doğru çıkılacak şeklinde özetleyelim.
Evin önünden geçtikten hemen sonra sağa dönüyoruz. Dalgınlığa gelip düz gitmeyin aksi takdirde köye geri inilir. Evi geçip yanından sağa dönüp tırmanmaya devam ediyoruz. Yolun son bölümünde “bu çıkış nedir?” diye birbirimize soruyoruz espirili bir şekilde.
Neyseki çıkış kısa sürüyor ve 150 metre sonra yukarıda Eski Datça ve Datça’yı gören bir tepenin başına, toprak bir yola ulaşıyoruz.
Yukarı doğru çıkıyoruz. Yol ileride sola doğru kıvrılıyor.
Bu kadar yeni evin yanında yıllara meydan okumuş tarihi ev. Artık sokaklar kaç kez yenilendiyse gömülmeye başlamış.
Sokak sola doğru dönüyor.
Sola döndükten sonra yürümeye devam ediyoruz. Karşıda tepede görünen eve doğru gideceğiz. İşaret ileride tahta elektrik direği üzerinde.
Sokaktan ayrılıp eve doğru çıkıyoruz. Evi geçtikten hemen sonra da sağa yukarı döneceğiz ve Hızırşah'tan çıkacağız.
Hızırşah. Eski adı ile Batır köy.
Evi geçtikten sonra sağa döndük ve patikaya benzer yollardan yukarı doğru çıkıyoruz. Bu tepeyi aştıktan sonra Eski Datça'yı göreceğiz. Tüm rotanın son çıkışı.
Rota sonuna yaklaştık batonları da kapadık. Şeref turu atıyoruz gibi.
Çıkışı tamamlıyoruz.
Çıkışı tamamladık. Eski Datça aşağıda hatta daha ileride Datça görülebiliyor. Çıkışın tamamlandığı bu noktada patika girişini kaçırmamak önemli!!!!
Bu kısım zaman kaybı yaşamamak için önemli!!! Bu yola çıkıldığında dalgınlığa gelip sağa veya sola saparak yürümeyin. Patikaya giriş toprak yolun hemen karşısında. Yolda sağa doğru dönüp 20 metre kadar ilerledikten sonra solda tel örgülerin yanından patikaya giriliyor.
Geniş sayılabilecek bir çanaktan aşağı doğru inmeye başlıyoruz. Patika biraz dikenli olsa da belirgin ve yol üzerinde işaretler görülebiliyor.
Bu çanakta geniş bir “C” çizerek yaklaşık 500 metre yürüdükten sonra Eski Datça’nın yukarısındaki köy yerleşimlerine ulaşıyoruz ve yola iniyoruz.
Geriye köy içi yollardan Eski Datça olarak bildiğimiz turistik noktaya ulaşmak kalıyor.
Yola çıktık sağa döndük 10 metre sonra ileride yolun solunda tel örgülerin dibinden patikaya gireceğiz.
Patikaya soldan gireceğiz. Sağdaki işaret Datça yönünden gelenler için daha önemli.
Solda tel örgülerin yanından patikaya giriyoruz.
Rotanın 500 metrelik kısa ve son patikası
Karşı yamaca doğru geniş bir "C" çizip aşağıda görünen Eski Datça'ya ineceğiz.
Patika belirgin sağa sola sapmak gibi bir durum yok.
Yine son dakikada dikenli çalıların arasından giden bir yol bulduk.
Karşı sırta ulaştık. Sağa aşağıdaki evlere doğru ineceğiz.
Yola iniyoruz.
250 km.lik rotanın son patikası da törenle tamamlanıyor.
Köy içi yollardan Eski Datça merkezine doğru yürüyoruz.
İşaretler elektrik direkleri üzerinde ama bu saatten sonra her yol Eski Datça'ya çıkar.
Bu kısımlar Eski Datça'nın kırsal bölümleri. Herkesin bildiği turistik kısımlar az sonra.
Direkler üzerinde işaretleri görebilmek mümkün Burada çok sayıda köy içi yol olduğundan özellikle ters yöne yürüyeceklerin işaretleri dikkatle takip etmelerinde veya GPS yardımı almalarında fayda var. Daha yolun başında zaman kaybı yaşamak can sıkıcı olabilir. Yerleşim giriş ve çıkışları her zaman sorunlu oluyor. İşaretlemek ve köylerde sürekli yenileme çalışmaları olduğundan işaretlerin kalıcı olmasını sağlamak kolay olmuyor.
Yaklaşık 1 km. yürüyüşün ardından Eski Datça’nın bildiğimiz eski taş evleri karşımıza çıkmaya başlıyor ve çok geçmeden de kendimizi bölgenin en turistik sokağında buluyoruz.
Denizin popüler olmadığı, sahillerin sadece balık ve günübirlik amaçlı kullanıldığı dönemde Datça'nınilk yerleşimi buradaymış. Sahilde yerleşim başlayınca burası Eski datça kalmış ve bugün bildiğimiz Datça'da Yeni Datça olmuş.
Buraya kadar gelmişken Can Yücel’e uğramadan olmaz diyerek son molamızı "Mekanın Datça olsun" diyen güzel insanın evinin önünde veriyoruz.
Ne demiş şair?
"Ne geçmişe saplanıp kalacaksın, ne de geleceğin düşlerini kuracaksın. Ömür dediğin şu andır onu da hak ettiğin gibi yaşayacaksın"
Adım adım Eski Datça'ya doğru
İleride taş evler başlıyor
Heyecan basıyor.
Yeni yapılan taş evlerin sayısı 2015-2016 yılından sonra artmış
Sokak aralarında video çekimleri yapıyoruz.
Her bahçe birbirinden güzel
Yeni inşa edilmiş taş evlerden birisi daha
Eski Datça'nın en turistik bölümüne ulaşıyoruz.
Eski Datça
Eski Datça evleri
ve Can Yücel Sokağı
Merhaba demeden olmaz.
Can Yücel Hatırası
Eski Datça’da çok sayıda cafe ve pastane bulunuyor. Burada yeme içme molası verebilir, buraya gelen Datça minibüsleri ile Datça merkezine ulaşılabilir. Eski Datça ile Datça merkezi (sahil) arası kısa değil. Yaklaşık 4 km.
Eski Datça’ya gelen araç yolu üzerinden ana yola yürüyüşümüzün 15. km.sinde Karia Yolu’nun tamamlandığı (veya başladığı) anayol sapağına saat 14:00’te ulaşıyoruz ve yol kenarındaki Karia Yolu tabelasının yanında 10 günlük, 250 km.yi aşan yürüyüşümüz de son buluyor.
Eski Datça sokaklarından Datça'ya doğru
Yolu güzel bir yerde bitirdik. En önemlisi kazasız sağlıkla tamamlandı.
Eski Datça sapağına ulaştık. Bu tabela Karia Yolu'nun Datça'da bizim için bitiş, bazıları için başlangıç noktası. Buradan ötede tabela veya işaret yok. Minibüs ile Datça'ya gitmek isteyenler tam burada bekleyebilirler.
Karia Yolu "Datça" tabelası. Burada Karia Yolu ile ilgili bir pano olsa çok güzel olurdu.
Karia Yolu tabelası
Datça'ya doğru yola çıkmadan sapakta soda molası.
Yakın bir dönemde Domuzçukuru’ndan Kargı yönüne doğru açılacak alternatif yol ile direk olarak Datça’ya ulaşmak mümkün olacak. Bu rota bugün bölgede yürüyüş grupları tarafından kullanılıyor ama işaretli değil. Bu rota üzerinde hepsi görülmese de Domuzçukuru’ndan başlayarak teknelerin ve yerel halkın uğrak noktalarından olan Dilek Mağarası, İnceburun, Gökliman, Armutlusu’dan (Akvaryum Koyu) ve Kargı koyları üzerinden Datça’ya ulaşmak da güzel olacak.
Böyle durumlarda hedefe ulaşmış olmanın sevincini yaşayamıyoruz. Batonlarımızı birbirine vuruyor en sonda da birbirimize sıkısıkıya sarılıyoruz. Her daim söylüyoruz bu günceleri böylesine detaylı yazmamızın başlıca sebebi çocuklarımız. İstiyoruz ki onlara bizlerden bir hatıra kalsın. Bizler kadar dostlukları olur mu bilemeyiz ama dostluğumuzu görüp onların da dostlarına ve doğaya sıkı sıkıya sarılabilecekleri hayatları olsun istiyoruz. Aslında günceleri çocuklar için yazıyoruz ama kullanmaya çalıştığımız dil ve tarifler herkesin de yararlanabilmesi için oluyor. Bu yazılar ve paylaşımlar birilerini ve birilerinin çocuklarını yollara düşürecekse ne mutlu bize. Biz dünyayı böyle bulduk, umarız gelecek nesillere güzelliklerle teslim ederiz.
80’li yılların başında elektriksiz ve susuz Kerpe yaz gecelerinde ailelerimiz ile başlayan dostluk burada devam ediyor. Birçok okuyan için bir rehber olsa da (çok da normal) bu bizim için bir anı defteri. Bugün babalarımızdan ve o günlerden kalan 3-5 fotoğrafımız, birkaç da hatıramız var. Yıllar geçtikçe onlar da azalacak bizlerle birlikte kaybolup gidecek ama burada çocuklarımıza aktarabileceğimiz onlarca fotoğrafımız ve hatıramız var... Bunu bize sürekli "neden bu kadar detaylı paylaşıyorsunuz ve yazıyorsunuz?" şeklinde soranlara anlatmak güç. Yürümeye ve paylaşmaya devam. İnsan sevdiği ve keyif aldığı işlerle uğraşmalı. Dünya küçük, hayat kısa...
Yolun kenarındaki bakkalda kısa bir dinlenme molasının ardından Eski Datça’dan Datça’ya ulaşıyoruz. Açıklamalar bölümünde vermiş olduğumuz 4 km.lik Eski Datça-Datça yol bilgisi Karia Yolu’na dahil olmayıp sadece yürüyecekler için bilgi amaçlıdır. Bu yol Datça Otogarı üzerinden de geçip Datça’ya iner. Eski Datça’dan Datça’ya yürüyerek veya minibüsler ile ulaşılabilir.
Yürüyüşü tamamlayıp Datça’ya ulaştığımızda hayalimiz olan esnaf lokantasında öğle yemeği hayalimizi gerçekleştiriyoruz. Dönüşümüz akşam. Maalesef Datça’da bir gece konaklamayacağız. Çantalarımızı otobüs ofisine bırakıp üzerimizi değiştikten sonra Datça merkezinde aylak aylak gezerek zaman geçiriyoruz. Akşamüstü keyif biramızı içtikten sonra akşam yemeğimizde balık yemek istiyoruz. Bütçemiz de bizim gibi yolun sonuna geldiğinden sahildeki restoranlara hiç yanaşmıyoruz. Balığı kilo ile yiyebileceğimz bir yer sorduğumuzda bize PTT’nin ara sokağında istediğimiz türden balık lokantalarının olduğunu söylüyorlar. Balığını tezgahtan seçiyorsun onlar pişiriyor (İskandil Balık). Akşam yemeğimiz de sebil kupa balığı oluyor. Kapanışı tıpkı her Likya yürüyüşümüzde olduğu gibi Karia’da da balık ziyafeti ile yapıyoruz.
Yeni Datça (Datça) hatırası.
Aylak aylak gezmek gibisi yok
Akşam keyfi
Datça marinada gün sonu
Emecik Dağı. Kaç gün önce hatırlamıyoruz ama bu dağın arkasından çıkıp (Çakal) etrafından dolandıktan sonra Kızlan'a varmıştık.
Esnaf lokantasında yemek yediğimiz masanın altından turistik bir detay. Adım adım yürüyerek öğrendik zaten.
PTT'nin sokağında akşam yemeği. İskandil Balık. Biz seçtik onlar pişirdi. Alkol var mı? Evet. Dışarıdan alıp getiriyorsunuz.
Gece 23:30’da kalkan Marmaris aracına yetişiyoruz. Marmaris Otogara saat 01:00 gibi ulaşıyoruz. Otogarda sabaha kadar banklarda uyuyup saat 05:00’teki Havaş aracı ile Dalaman Havaalanına ulaşıyoruz.
Ne güzel oldu yürümek. Bir uçtan diğer bir uca kadar adım adım yürüdük. Yol hatıralarımız oldu. Güzel dostluklar kurduk. Kendimizle zaman geçirdik. Mutlu olduğumuz yerlerde nefes aldık. Yorgunluğun hatta kaybolmanın bile keyfine varıp hiçbirşeyin bizi üzmesine izin vermedik.
Yolda hayalgücünüz adımlarınız, hayalleriniz yaşadıklarınız olsun. Herşey düşlediğimiz kadar güzel ve çilesiz olsaydı adını hayal koyardık. Tüm bu yaşadıklarımız ve paylaştıklarımız hayatımızdan bir “an”. Hayatın kendisi.
Yol dostluktur. Yolu yaşayın...
Knidos'tan Eski Datça'ya kadar 3 gün süren Datça Akdeniz sahilleri yürüyüşümüzün videosunu da burada paylaşalım ki buraya kadar günceleri okuyup , fotoğraflarla buraya kadar gelmiş herkese gerek bizim yaşadıklarımız gerekse yürüyecek herkese fikir versin...